15 Ağustos 2013 Perşembe

Beyaz Kraliçe-Philippa Gregory

Orijinal adı : The White Queen
Yazar: Philippa Gregory
Yayınevi :Artemis
Çevirmen :Demet Altınyeleklioğlu
Sayfa Sayısı:514
Tür:Tarihi

(serinin ilk kitabı)


İki prens taht için savaştı ve kazanan bir kadındı.
İki erkek bir kadın ve güller savaştı..
Gregory bu romanında İngiltere nin en ilginç kraliçelerinden biri olan Elizabeth Woodwille in hayatının bir kısmını anlatmış bize.Roman Elizabeth in Kral Edward ile tanışıp evlenmesiyle başlıyor.
Sene 1464 olunca aşk evliliği pek nadir görülen bir durum fakat aralarındaki aşktan güç alıp evleniyorlar tabii sorunlar burada başlıyor
1)KIZ SOYLU DEĞİL.( evet bu bir problem çünkü kraliçenin soylu olmaması demek beraberinde evlendiği haneye maddi yada siyasal bir katkı sağlayamaması demek ki bu birçok insanı kızdıracak)
2)KIZ CADI.( evett :) annesi büyük annesi kısacası sülalesindeki hemen herkız cadı.Zaten kralla da bu büyüler sayesinde tanışıyor. . .

^^
Kitapta ara ara başka bir hikayeden minik kesitler var.Su tanrıçası Melusina nın hayatından ufak kesitler.
Elizabeth ve ailesi Melusinanın soyundan geldiklerine inanıyorlar ve büyülerini ona borçlu olduklarını düşünüyorlar.
Yani tarihi bir roman inanılmaz bir şekilde fantastik öyküye dönüşüyor.Yazar bunları uyduruyor mu?Belki evet fakat kitabın sonunda Gregory biz okuyucuları aydınlatabilme amaçlı ufak bir not paylaşmış.Bu yazdığı fantastik yerlerin bir tek kendi fikri olmadığı yönünde yazılar yazmış
Öte yandan roman oldukça gizemli bu gizemi en fazla arttıran da Londra kulesinde kaybolan iki İngiltere prensi.
Gregory bu kaybolan iki prens için öyle bir son hazılamışki insan bu kadın bunu nereden öğrenebilir bu kadar da atamaz ya? diye düşünmeden edemiyor .
Öyle ki bu kaybolan prenslerin akıbeti İngileterede yüzyıllardır tarih araştırmacılar tarafından araştırılan bir durum fakat hala çözülemedi..
Tabii ki kitabı okudugunuz da şüphelendiğiniz birkaç isim olacak fakat tam anlamıyla asla çözemeyecegımız bir sır bu. . .

^^
Kitaba ba-yıl-dım!
Gerçekten çok sevdim akıcı güzel bir romandı.
Çoğu olay karşısında inanılmaz şaşırdım!
Ben bu kadar entrika yüklü bir roman görmedim!
Entrika derken aşk olaylarından bahsetmiyorum bu romana tarihi aşk romanı demek romanı azımsamak anlamına gelir.
Meğer ben aşklı entrikayı sevmiyormuşum :) Entrikalara-aşk olmayınca-bayıldığımı anladım.

^^
Son olarak 1400lü senelerde osmanlı imparatorlugunun genişlemesine şaşmamalı İngiltere kendi içinde tahtını kraliyet soylarına kaptırırken toprak genişlemeye vakit bulamamış aksine Osmanlının önünü açmış
Kraliyet kanı dedikleri şey ve elbette romanda geçen Tanrının istediği,seçtiği kral deyimi tek bir kraliyet soyunu değil birden fazla soyu kapsamakta.Hal böyle olunca devamlı esrarengiz kaybolmalar öldürülmeler meydana gelmekte.Kraliçe prensesler prensler zindanlara kaçışıp durmuşlar bu kaçmalar o otorite yıkılışı beni kimi zaman gözlerimi dolduracak ölçüde etkiledi.
Kitabı şiddetle öneriyorum ve elbette Kuzenler Savaşı serisinin 2.kitabı Kızıl Kraliçeye en yakın zamanda başlayacağımı bildiriyorum.

(kitap bana dünyalar kadar çok sevdiğim birinden hediye geldi
o hep bana böyle kitaplar alsıın SONSUZA DEK :)  )
sevgiler :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder