Original Adı:The Dark Tower-Fall Of Gılead
seri ile ilgili ayrıntılı bilgi için Buraya Tıklayın
Serinin üç numaralı çizgi romanı bittiğinde ne kadar şaşırdığımı size söylemiştim
Bu kitapta da şaşkınlığım sürüyor.
Olaylar öyle hızlı ilerliyor ki hiç sıkılmadan tek oturuşta okuyabilirsiniz ama size önerim bir anda bitirmeyip günlere yaymanız.Stephen King ın anlatımı her eserinde gördüğümüz gibi biraz değişik ve yoğundur.
Resimleştirilmiş görsellerle desteklenmiş olsa dahi eser hala yogun bir anlatıma sahip.
Bu yüzden günlere yayarak okumanız gerektiğini düşünüyorum :)
^^
İhanetin bitiminde Roland hayatının geri kalanı boyunca unutamayacagı birşey yaptı.
Öyle ki bu yaptığı onu,Susan Delgadonun ölümünden daha çok sarstı.
Size küçük bir ipucu verelim.Daha önceki yorumları okuduysanız Rolandın annesi Gabrielle nin Martenle ilişkisi olduğunu ve kadının günahlarından arınabilmek için manastıra gittiğini biliyorsunuzdur.
Tabii olaylar Kara Kulede hiçbir zaman planlandıgı gibi gitmez.
Günahlarından arınmak isteyen Gabrielle birden bire karşısında Marteni bulur ve ona olan aşkını dile getirir.
Marten de yeniden beraber olabilmek içi tek engelin Rolandın babası Steven olduğunu söyler.
Artık Steven Deschainin yaşamı tehlike altındadır,çünkü beyni yıkanmış gözleri aşktan kör olmuş karısı onu öldürmek istemektedir.
^^
Bol ölüm olan bir sıralamaydı dördüncü kitap.
Kiaptaki sevdiğim karakterleri bir kağıda yazsaydım sanıyorum şu ana kadar %50si ölmüş olurdu.
Bol esprli anlatım,romandaki ölümleri kabullenmenizi kolaylaştırıyor.Özellikle Roland ın ka-teti,
kendilerine özgü şapşal halleri,olaylar karşısındaki tutumları sık sık gülmemi sağladı. :)
Ölümlere gelince :( çizgi romanda başından beri fanatiği olduğum kahramanların ölümünü görme beni üzdü.
Tek tesellim Martenin de öldüğü satırları okuyacak ve resimlerine bakacak olmam!
Ki bence ilerde ölecek çünkü iyilik daima kazanır!
^^
Gilead'ın düşüşü kendinden öncekilerin aksine daha fazla büyü içeriyordu!
Martenin büyücülüğünün kaynağını öğrendik bu romanda ve Martenin daha önce görmediğimiz kız kardeşini de tanıdık.Farson bu sefer daha fazla yere sahipti romanda.Bol bol okuma fırsatım oldu.
İlk üç romanda Farsondan bahsediliyor sadece onunla ilgili birkaç görsele yer veriliyordu.
Bu sefer Farsonu bol bol gördük.Sonuç: evet beklediğim gibi tam bir pislik!
Beşinci kitapla macera kaldığı yerden devam ediyor ve ilk görsellerimiz de savaş alanındaki Farson!
Evet malesef hala canlı.Ama silahşorumuzun bu duruma uzun süre katlanacağını sanmıyorum :)
Etkinliği düzenleyen Pinuccianın kitaplarına ve etkinliğe büyük katkı sağlayanAltın Kitaplara teşekkürler sevgiler :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder